• SOBE VAKFI
  • Evde Ortamında Davranış Stratejilerinin Kullanımı / BÖLÜM 1
  • SOBE VAKFI
  • Evde Ortamında Davranış Stratejilerinin Kullanımı / BÖLÜM 1

Dört bölümden oluşan bu yazı dizisinin amacı, yaşam örüntüsünün büyük bölümünü ev ortamında geçiren otizmli çocukların davranış sorunlarını belirleme, davranışın işlevini anlama ve kontrol altına tutma stratejileri konusunda ebeveyleri bilgilendirmekdir. Ancak yazı dizisi eğitmenler ve çocuğuyla davranış sorunu yaşayan her aile için faydalı olabilir.

Ortalama bir ebeveyn çocuklarını disipline etmek için sanki cephanelik gibi çeşitli stratejiler kullanmayı dener; bunlar bazen çocuğun yaptığı şeye ara vermek, üçe kadar saymak, tehdit etmek, bağırmak, hayır demek, razı etmek için rüşvet vermek (arabaya binersen sana lolipop veririm) veya çocuğu o durumdan çıkarmak şeklinde sıralanabilir.

Pek çok ebeveyn, problem davranışlar (tipik çocukların davranışlarında bile aynı şey görülebilir) devam ettiğinde veya bazı durumlarda daha da kötüye gittiğinde ne yapacağını bilemez hale gelir.

Bunun nedeni çocukların davranışı bir iletişim olarak kullanmalarıdır. Onların davranış dilini bir kez öğrendiniz mi, problem davranışları azaltmak ve iyi davranışları artırmak için stratejiler oluşturabilirsiniz.

Herhangi bir uygulama planına başlamadan önce, çocuğunuzun davranışının işlevini anlamak zorundasınız. Davranışıyla size ne söylemeye çalışıyor? Çocuğunuzun davranışını analize edebildiğiniz anda bu sorunu ele alabilir hale gelirsiniz.

Gerçek şudur ki otizmli çocuklar davranışı bir dil olarak kullanırlar ve siz onların dilini anlayana kadar onlar sizin dilinizi kullanmayacaktır.

Haydi şimdi ısırma örneğini ele alalım.

Eğer Mert ısırıyorsa, neden ısırdığına bakmanız gerekir. Bu davranışla elde ettiği şey nedir?

Mert sahip olamayacağı bir şeyi isterken ve o şeyi alıp alamayacağını sormak için ifade edemediğinden arada bir ısırmaktadır. Ama bazen banyosunu yapması için yönlendirildiğinde veya ayakkabısını giymesi istendiğinde gibi basit bir görevi yapmaktan kaçındığı için de ısırabilir.

Öyleyse Mert’in ısırmasının iki belirgin işlevi vardır. Bunlardan bir tanesi istediğini elde etmek, diğeri ise istemediği bir şeyden kaçmaktır.

Bu ısırma durumlarının her birini farklı şekilde ele almak gerekir.

İnsanlar sıklıkla ısırma veya çığlık atmaya genelde aynı stratejiyi uygularlar. Mert ısırdığında bir süre serbest bırakılır.

Ancak, Mert’in neden ısırdığına bakarsanız, onu serbet bırakmak bazen onun tam da istediği şeydir, yani yapmak istemediği bir şeyden uzaklaşabilmektir.

Yapılmasını talep ettiğiniz görevi Mert’e tamamlatmayı nihayetinde başarabilseniz dahi, ısırma yine de pekiştirilmiş (ödülendirilmiş) olur, çünkü görevin tamamlanması bu davranışla gecikmiştir. Mert büyük bir ihtimalle beceriden kaçmak veya onu geciktirmek için ısırma davranışını kullanmaya devam edecektir, çünkü en basitinden düşünürsek, böyle yapması işe yaramıştır.

Çığlık atan veya ısıran bir çocuğunuz varsa ve konuşması çok az veya hiç yoksa, öncelikle çocuğunuzun davranışını kontrol altına almanız gerekir çünkü başka türlü ona bir şeyler öğretmeye başlayamazsınız.

Yıldırıcı gibi duruyorsa da endişe etmeyin. Bu bölümde çocuğunuzun davranışlarına sebep olan şeylerin neler olduğunu nasıl takip edeceğinizi ve problem davranışları azaltmakta bilimsel olarak kanıtlanmış teknikleri nasıl uygulayacağınızı öğreneceksiniz. Bu bölümde ilerlerken lütfen aklınızdan şunu hiç çıkarmayın: Davranışların kanunu neredeyse yerçekimi kanunu kadar kesin dir. Eğer bir davranışı pekiştirirseniz artarak devam eder, eğer problem davranışı oluştuktan sonra cezalandırır veya pekiştireci geri çekerseniz giderek azalır.

Eğer çok şiddetli olumsuz davranışları olan veya kendine ciddi bir biçimde zarar verebilecek bir çocukla uğraşıyorsanız, otizm deneyimi olan, size hem işlevsel davranış değerlendirmesinde yardım edecek, hem de bir davranış planı uygulayabilecek bir uzmandan danışmanlık almanızı tavsiye ederim.

Ancak öfke nöbetleri de dahil olmak üzere pek çok durum ile vurma, çimdik atma, tekmeleme, hatta ısırma gibi daha küçük problem davranışların olduğu durumlarda (özellikle çocuğun hem yaşı hem de cüssesi başa çıkabileceğiniz kadar küçük ise), bu noktada kendi kendinize bir değerlendirme yapabilmeli, bir davranış planı geliştirebilmeli veya bir uzman tutmanıza gerek kalmadan bazı “davranış değiştirme strateji”lerini kullanmaya başlayabilmelisiniz. Bu yazı dizisi size çocuğunuzun davranışlarını kontrol altına almaya başlayabilmeniz için ihtiyaç duyduklarınızı öğreterek rehberlik edecektir.

Davranış bir sanat değildir. Cooper, Heron ve Heward tarafından 1987 yılında tanımlanarak Uygulamalı Davranış Analizi adını almış bir bilimdir. Bu bilim dalı ülkemizde daha çok ABA olarak bilinmektedir. Bu bilim dalında davranış ilkelerinden elde edilen yöntemler, sosyal açıdan önem arz eden davranışların iyileştirilmesi için sistematik bir biçimde kullanılmaktadır.

Ama çocuğunuzun olumsuz davranışlarını iyileştirebilmek amacıyla stratejiler uygulamak ve onu anlamlı bir öğrenme noktasına getirebilecek kadar sakinleştirebilmek için ABA hakkında çok fazla şey bilmeniz gerekmez.

ABA davranış değiştirme bilimidir!

 

Çocuğunuzun Daranışları Hakkında Bilgi Toplamak

Bir şeylere girişmeden önce, çocuğunuzun davranışları hakkında birtakım veriler toplamanız gerekir.

Öncelikle, size sorun çıkaran bir veya iki davranışı belirleyin, bunlar örneğin çığlık atmak, ısırmak veya tekme atmak gibi davranışlar olabilir. Çocuğunuzun bir saatte veya bir günde kaç kez belli bir davranışı sergilediğini saymanız gerekir, böylece nereden başlayacağınızı bilmiş olursunuz. Birkaç gün içinde başlama düzeyinizi gösteren oranı (problem davranış/gün veya saat) elde ettikten sonra, bir de o davranışın işlevinin veya işlevlerinin ne olduğunu belirlemeniz gerekecek.

 

Davranışın İşlev(ler)ine Karar Vermek

Gözleminiz mutlaka iki veya üç gün sürsün ki bu davranışlar karşısında belli bir strateji uygulayabilmeniz için yeterli veriyi toplamış olun.

Veriyi analiz etmeye başladığınızda, problem davranışın görünen bir tetikleyicisi olmadığı için net bir işlev gözükmediğini fark edebilirsiniz. En sevdiği videosunu seyrederken, ondan bir şey talep eden hiç kimse olmadığı halde, çocuğunuzun kendini yere attığını kaydedebilirsiniz. Böyle durumlarda, davranışa neden olan şeyin tıbbî bir sorun olup olmadığını araştırmak iyi bir fikirdir. Hele de aniden başlayan keskin davranışlar fark etmekteyseniz. Bazı çocuklarda kulak enfeksiyonları, diş ağrısı veya mide sorunları nereden geldiği belli olmayan bir şekilde problem davranışlar göstermelerine neden olur. Çocuğu bir doktora göstererek, davranışlarının tıbbî durumuyla ilgili olup olmadığını belirlemek yapılacak en iyi iştir.

Olası tıbbî sorunları listenizden çıkarır çıkarmaz, hemen elinizdeki veriyi analiz etmeye başlayıp sergilediği davranışların işlevinin veya işlevlerinin ne olduğuna karar verebilirsiniz. İşin bu kısmı belki en zor, ama en önemli adımdır.

Hem otizmli çocukların, hem de genel olarak insanların davranışları üç temel işleve sahiptir: bir şeye sahip olmakbir şeyden (görevden) uzaklaşmak istemek veya en basit haliyle duyusal uyaran elde etme arayışında olmak.

Herhangi bir şey (bu somut bir madde veya sizin ilginiz olabilir) elde etmek için tasarlanmış bir davranış, diyelim ki markette şekerlerin bulunduğu reyonda çığlık atmak ve vurmak şeklinde gerçekleşti. Bu durumda, “Sünger Bob videosunu seyretmek istedi, ben de hayır dedim,” veya “Bilgisayarı açmak istedi, ben kapattım,” ya da “Telefonda konuşuyordum, gelip bana vurmaya başladı.” Bütün bu davranışlar daha çok sizin ilginizi çekmek ve/veya bir şey elde etmek için kullanılan davranışlardır. Bu işlev için kullanılan davranışsal terim şudur, “sosyal aracılı olumlu pekiştirme”. Terimin ilk kısmı, yani sosyal aracılı ifadesi, konunun içine bir veya birden fazla kişinin müdahil olduğu anlamına gelir; ikinci kısım ise, yani olumlu pekiştirme ifadesi, çocuğun ek olarak bir şey istediği ve bunun da problem davranış için bir pekiştireç hizmeti gördüğü anlamındadır.

Diğer bir davranış işlevi görevden kaçmaktır. Pek çok problem davranış, çocuğunuzdan paltosunu asmasını istediğinizde, resim kartlarıyla çalışmasını söylediğinizde veya bir kitap sayfasındaki nesnelerin isimlerini söyler misin diye sorduktan hemen sonra ortaya çıkmaktadır, dolayısıyla çocuğunuzun bir şey yapmaktan kaçmak için o davranışı kullanıyor olması güçlü bir olasılıktır.

İlgi çekmek hem de görevden kaçmak için sergilenen davranış aynı olabilir, eğer böyleyse davranışların her biri için farklı bir strateji ortaya koymanız gerekecektir. Bu kaçma işlevine uygun davranışsal terim ise şudur: “sosyal aracılı olumsuz pekiştirme”. Bu işlevde de en az bir kişi müdahildir ama çocuğun aradığı, pekiştireç yetişkinin bir şeyi, bu durumda görev için talebini, geri çekmesidir.

Sosyal aracılı olumlu ve olumsuz pekiştirmeler arasındaki farkı aklınızda kolayca tutmak için, olumlu denince bir şeyin eklendiğini (ilgi ve somut maddeler gibi), olumsuz denince ise beceri taleplerinin geri çekildiğini düşünün. Her iki işlev de diğer insanları müdahil eder (sosyal aracılı); bu yüzden, bu işlevleri okullarda, terapi seanslarında ve topluma açık yerlerde çok sık görürüz. Bu yazı dizisinde ilerledikçe, ben bu terimleri kullanırken sosyal aracılı olumlu pekiştirme yerine “dikkat çekme” (nesnelere ulaşma da dahil olmak üzere) ve sosyal aracılı olumsuz pekiştirme yerine “kaçma” diyeceğim.

Problem davranışların üçüncü işlevi duyusal uyarıma hizmet etmesidir. Çocuğunuz çevresinden duyusal girdi edinmek istediği için kendini ısırıyor olabilir. Bu tip davranışlar “otomatik pekiştirme” olarak adlandırılır, ve bunlar ya anında iletişim kurabileceği birisi çevresinde yok iken ya da çocuğu meşgul edecek biri olmadığında ortaya çıkarlar. Bu tür kendiniuyarıcı davranışlar çoğunlukla hemen her durumda gerçekleşerek, işlevlerinin ne olduğuna karar vermemizi zorlaştırırlar. Çocuk kafasını sallayabilir, başını duvara sürekli vurabilir veya hımlama sesi çıkarabilir. Duyusal uyarımın diğer işlevler bakımından farklı tutulmasının tek nedeni bu davranışların ya çocuk tek başınayken veya bir etkinliğe etkin bir biçimde katılmıyorken gerçekleşmesi, ya da davranışın bütün ayrı mekânlarda eşit oranlarda gerçekleşir görünmesidir. Çocuk birinin yanına oturabilir, ama o kişiyle meşgul değildir. Çocuğun yaptığı şey aslında duyusal uyaran elde etmeye çalışmaktan ibarettir. Bu aşamada hangi davranışlar üzerinde çalışacağınızı, bunların ne zaman ve hangi sıklıkta gerçekleştiğini ayırt etmeyi ve onları geçmişte nasıl ele aldığınızı bilmeniz gerekir.

Tek bir davranış için birden fazla işlevin birbirine karıştığını görürseniz şaşırmayın. Çocuklar farklı tepkiler almak amacıyla da olsa çoğunlukla aynı davranışı kullanırlar. Analizleriniz sonucu, çocuğunuzun davranışlarının % 75’inin ilgiye dayalı, % 25’inin kaçmaya dayalı olduğunu bulabilirsiniz veya sabah 11:30 saatlerinin çocuğunuz için zor bir zaman dilimi olduğunu bulabilirsiniz.

Davranışın her bir işlevi için farklı bir strateji geliştirmeniz gerekecektir. İlgi arayışında olan davranışlar tek bir müdahale setiyle eğitilirken, kaçmaya hizmet eden davranışların tamamı daha farklı bir yolla eğitilir. Duyusal arayışı olan davranışların tamamı ise üçüncü bir müdahale setiyle eğitilir.

Bu yazı dizisinin ilerleyen bölümlerinde; işlevine göre davranış sorunlarını hangi stratejilerle önlemeye çalıştığımızı ve ortaya çıktıklarında ise hangileri ile kotrol altına aldığımızı örneklerle açıklayacağız.

 

Bölüm 2’de görüşmek üzere…..