• SOBE VAKFI
  • Sevgi ve sabır!
  • SOBE VAKFI
  • Sevgi ve sabır!

8 yaşındaki Veli'ye 2 yaşında otizm teşhisi konuldu. Teşhisin ardından arayış içine giren aile, birçok alternatifi denedi. Şuanda SOBE'de eğitimini sürdüren Veli'nin annesi yaşadıkları süreci anlattı, sabırlı olmanın ve sevgiyle yaklaşmanın önemine dikkat çekti 


Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitimi (SOBE) açıldığı günden bu yana önemli bir hizmeti ifa ediyor. Henüz hakkında çok fazla bilgi sahibi olunamayan ve tam tedavisi de bulunmayan otizmle ilgili eğitim ve rehabilitasyon sürecine destek vermek amacıyla kurulan SOBE, birçok ailenin umut ışığı olmuş durumda. Çünkü aileler çocuklarıyla ilgili otizm teşhisi konulduktan sonra ne yapacağını bilemiyor. Otizmle ilgili birçok insanın bilgi sahibi olmaması, aileleri ilk aşamada araştırmaya itiyor. Yapılan araştırmalar neticesinde otizmle ilgili farklı birçok tedavi yöntemi kullanan uzmanlar veya merkezler çıkıyor. Doğru veya yanlış olduğu bilinmeden bu tercihler değerlendiriliyor ancak bu süreç aileyi de otizmli bireyi de yıpratıyor. Bu anlamda SOBE, profesyonel bir şekilde bilimsel gerçekliklere bağlı kalarak, dünya standartlarında yaptığı eğitim ve rehabilitasyonla, otizmli bireyler üzerinde olumlu katkı sağlıyor. 

OTİZM KOLAY BİR HASTALIK DEĞİL

SOBE'de eğitim gören otizmli bireylerden biri de 8 yaşındaki Veli. Yaklaşık 2 yaşındayken otizm teşhisi konulan Veli, oldukça takıntılı bir çocuk. Sürekli bir şeylerle uğraşan ve kendi etrafında dönen Veli, çok da inat. Buna rağmen hırçın olmayan, kendi halinde bir hayat süren Veli'ye otizm teşhisi konulduktan sonraki süreci Veli'nin annesi anlattı. Otizm rahatsızlığının zor bir rahatsızlık olduğuna dikkat çeken anne, tedavi için birçok arayış içinde olduklarını ve birçok yeri denediklerini anlattı. Ancak hastalığa "iyi geldi" denebilecek bir yöntemin kesin olarak bilinemediğini söyleyen anne, otizmli bireyler için en önemli şeyin eğitim olduğunu söyledi. 

OTİZMLİ İLK DEFA DUYDUM 

Veli'nin 2 yaşındayken hareketlerinin kendilerini şüphelendirdiğinden bahseden anne, "Oğlumuz yaklaşık 2 yaşına geldiğinde takıntılı hareketlerini fark ettik. Kendi etrafında dönüyordu. Sürekli bir şeyleri düzeltiyordu, oyuncaklarını sıralıyordu falan biz psikolojik bir sorun olacağını düşündük ve psikiyatriye götürdük. Orada otizm teşhisi koydular. Otizmi ilk defa orada duydum" diye konuştu. Otizmi duyar duymaz bir araştırma süreci başlattıklarını dile getiren Veli, şöyle devam etti, "Biz otizmi duyunca eşimle bir araştırma içine girdik. İstanbul'da ünlü bir doktor çıktı karşımıza. 2 kere filan ona götürdük. Onun dışında, özel eğitimine hemen başlattık. Bir dönem 1,5 yıl kadar rehabilitasyon için Ankara'ya gittik. Sürekli bir arayış içindeydik. O aşamaların ardından SOBE'ye kadar geldik. Halen İstanbul'da bir diyet uzmanı var ona da devam ediyoruz. Diyet yapıyoruz. Hem eğitimine devam ediyor hem de diyetini sürdürüyor."

6 AY KİMSEYLE GÖRÜŞMEDİM 

Veli'ye otizm teşhisi konulduktan sonra yaşadıkları sıkıntılara dikkat çeken anne, "Oğlumuzun hastalığı tabi bizi olumsuz etkiledi. Psikolojik olarak yordu, yıprattı. Hele ilk zamanlar çok kötü olduk. Ben 6 ay hiç kimseyle görüşmedim, dışarı dahi çıkmadım. Psikiyatri servisine gittim destek aldım, ilaç kullandım. Uyku sorunlarım oldu. İster istemez eve yansıyan sinir, stres oldu. Öyle bir dönemimiz oldu. İlk etaptaki gibi olmasa da hala bu sorunlar devam ediyor. Bir ablası bir abisi var. Onlarla çok bir diyalogu da yok, kavgası da yok" şeklinde konuştu.

YÜKSEK SESTEN RAHATSIZ OLUR 

Veli'nin davranışlarından bahseden anne, şu bilgileri verdi, "Veli yüksek sesten çok rahatsız oluyor. Mesela çeşmeyi açın, o suyun sesinden rahatsız olur. Kulaklarını tıkıyor. Bu durum hem Veli'yi hem de bizi çok büyük etkiliyor. Ama hırçın bir çocuk değil. Genel anlamda sakin bir çocuk. Çok takıntılı bir çocuk. Sürekli kendine bir meşgale bulur. Veli'nin herhangi bir yeteneği veya eğilimi yok. Öyle bir eğilimini bulsak, o yöne doğru bir yönelme göstereceğiz ama yok. Veli çok tembel bir çocuk. O öyle otursun, kimse seslenmesin, kimse bana dokunmasın ben bir köşede oturayım yapısında bir çocuk. Veli'ye bir şeyi kızarak, zıtlaşarak kesinlikle yaptıramazsın. Tam tersi kızdığın şeyi gözünün içine bakarak yapar. Çok inat ediyor. Ama severek, ilgilenerek yaptığımız zaman daha başarılı oluyoruz. Bizim bu anlamda çocuklarımıza vereceğimiz en güzel şey sevgi, sabır."

SOBE'DEN ÇOK MEMNUNUZ

Veli'nin eğitimi veya tedavisi için birçok yere gittiklerini anlatan anne,  son olarak SOBE'ye geldiklerini hatırlattı. SOBE'yle ilgili kanaatlerini paylaşan anne, şunları söyledi, "Biz o kadar çok şey yaptık ki. Bitkisel tedavi uygulayan bir doktora gittik, bir sürü aletlerle tedavi eden doktorlara götürdük. İstanbul'a götürdük. Yine İstanbul'da metabolizma uzmanına götürdük. Oradaki tedavisi sürüyor. Buraya getirdik. Bundan sonra artık arayışımız bitti diyebilirim. Buradaki eğitimi devam edecek bir de diyeti devam edecek. Bu şekilde devam edeceğiz. SOBE'den çok memnunum. Önceki rehabilitasyon merkezlerine göre daha çok eğitim alıyor. Buradaki uzmanlardan çok memnunum. Ayrıca buraya geldikten sonra ilerlemeler de kaydettik. Buranın eğitim sisteminden de memnunum. 8-10 falan oldu buraya başlayalı. Önce yüzmeye başlamıştık ondan sonra eğitime başladık. Buraya geldikten sonra çok daha iyi anlıyor. Onun dışında, bazı kelimeleri az çok çıkarabiliyordu. SOBE'ye başladıktan sonra bu çıkardığı kelimeler daha anlaşılır şekilde çıkıyor." Otizmli bireylerin ailelerine de birkaç tavsiyede bulunan anne, "Bırakmayacağız, devam edeceğiz. Bir çok arayış yaptık, birçok yere tedavi için gittik. Ama şu çok faydalı oldu diyebileceğimiz bir yer yok. Sadece eğitime önem verilmeli. Bir de diyeti yapmasaydık belki çocuğum daha hırçın olacaktı. Belki algısının açılmasına faydası oldu. En azından sağlıklı beslenmeye çalışabilirler çok fazla abur cuburla değil de. En azından eğitimin yanında diyetin de faydası olabilir" değerlendirmesinde bulundu.